
Ümraniye escort dar sokaklarında geceler birbirine benzerdi. Sokak lambalarının solgun ışığı, kaldırımların üzerindeki gölgeleri uzatıyor; sessizliği sadece uzaktan geçen arabaların motor sesi bölüyordu.
O sessizliğin içinde yürüyen genç bir kadın vardı: Elif.
Yirmi iki yaşındaydı ama yüzündeki çizgiler, hayatın yükünü fazlasıyla taşımış gibiydi.
Elif, küçük yaşta babasını kaybetmişti. Annesi, hasta ve borç içinde bir kadın kalın bacaklı olarak temizlik işlerinde çalışıyordu. Evleri rutubet kokardı; duvarlardaki nem izleri sanki kaderin birer hatırlatıcısıydı.
Elif, okulunu kondom bırakmak zorunda kaldı. Çünkü evdeki ilaç parası, faturalar, kira… hepsi sırtına yüklenmişti.
Bir dönem kafede çalıştı, ardından tekstil atölyesinde. Ama her işte ya sömürüldü ya da tacize uğradı.
Bir gün, çaresizliğin en dibindeyken, bir kadın yaklaştı ona.
“Hayatta bazen başka yol kalmaz,” demişti kadın. “Ya yıkılırsın, ya da yürürsün bu yolda.”
Elif, o gece kararını verdi.
Ve böylece Ümraniye escort gölgeleri arasında kayboldu.
Her gece aynı sokaklarda yürürken, insanların yüzündeki yargıyı, küçümsemeyi hissediyordu.
Ama o, artık duygularını bile susturmayı öğrenmişti.
Tek derdi hayatta kalmaktı.
Annesine ateşli bir şey belli etmeden para gönderiyor, geceleri ağlarken yastığını ısırıyordu.
Bir akşam, yağmur altında beklerken bir çocuk yanına yaklaştı. Sekiz yaşlarında, elinde boş bir simit poşeti vardı.
Bir yanıt yazın