
Sude, 24 yaşında genç bir kadındı. Üsküdar escort küçük bir bodrum katında, yıllardır yalnız yaşıyordu. Hayat, onun için hiçbir zaman kolay olmamıştı. Babasını küçük yaşta kaybetmiş, annesiyle birlikte İstanbul’un kalabalık mahallelerinde büyümüştü. Liseyi zar zor bitirdikten sonra açık öğretime geçmek zorunda kalmıştı. Çalışmak, para kazanmak, ayakta kalmak… Bunlar onun için birer hayal değil, hayatta kalma zorunluluğuydu.
Üsküdar’ın dar sokaklarında sabah erken saatlerde yürürken, başı önde olurdu. Kadıköy vapuruna binip karşıya geçtiğinde, elinde bir temizlik kovası ve küçük çantası olurdu. Ev temizlikleri yapıyor, yaşlılara yardımcı oluyor, bazen de gündelik işlerde çalışıyordu. Ama kazandığı para, hem evin kirasına hem faturalarına hem de kendi ihtiyaçlarına yetmiyordu.
Bir gün eski bir tanıdığıyla karşılaştı. Konu konuyu açtı, hayat şartları konuşuldu. Arkadaşı ona “daha kolay bir yol”dan bahsetti. Sude önce hiç cevap vermedi. Ertesi gün, sonra bir hafta… Derken düşünmeye başladı. Aklı, kalbi ve vicdanı arasında bir savaş yaşandı. Her gün escort penceresinden dışarı bakarken kendiyle konuşuyordu: “Ayakta kalmak için ne kadar ileri gitmek zorundayım?”
Bir gece, ilk adımı attı. O gece her şey değişti. Artık bambaşka bir dünyanın içine girmişti. Geceleri döndüğünde gözlerini kapattığında, sadece annesinin ona çocukken söylediği sözleri hatırlıyordu: “Kimse seni senin kadar koruyamaz kızım.”
Günler geçtikçe, Sude bu hayatın ona ait olmadığını anlamaya başladı. Bir gün sahilde otururken bir not defteri çıkardı ve yazmaya başladı. Oral o an kararını verdi. Sosyal yardım derneklerinden destek aldı, temizlik işlerine devam ederken açık öğretim sınavlarına girdi.
Sude’nin hayatı hâlâ kolay değildi ama artık başı dik yürüyordu. Üsküdar escort sokaklarında gezerken yüzünde kararlılık vardı. Çünkü artık kendi hayatını kendi elleriyle yeniden yazıyordu.
Bir yanıt yazın