
Zehra, 24 yaşında, Üsküdar escort eski taş sokaklarında sessizce yürüyen genç bir kadındı. Her gece aynı adımlarla aynı sokağı geçer, Kız Kulesi’ne en yakın seks noktada durup denize bakardı. Gecenin karanlığında yalnızdı; ne sesi vardı duyulan ne de adı vardı anılan. Çünkü Zehra, toplumun görmezden geldiği, utançla susturduğu bir kadındı: hayat kadınıydı.
Ama o bu hayatı seçmemişti.
Zehra’nın çocukluğu, Erzincan’da, yoksulluğun içine doğarak geçmişti. Annesi küçük yaşta hayatını kaybetmiş, babası ise onun acısıyla içkiye sığınmıştı. Zehra, 14 yaşında evden kaçtığında tek düşündüğü şey kurtulmaktı. İstanbul’a geldiğinde ise hiç bilmediği bir şehirde, bir başına kaldı. Önce garsonluk yaptı ama kalacak yeri olmayınca sığındığı bazı “iyi niyetli” insanlar, onu çok daha karanlık bir yola sürükledi. Başta direnmeye çalıştıysa da zamanla teslim oldu. Çünkü aç kalmakla satılmak arasında seçim yapması istenmişti ondan.
Üsküdar’ı seçmişti çünkü burası hem kalabalıktı hem de insanı yutan bir sessizliğe sahipti. Ne kadar yorgun görünürse görünsün, kimse yaklaşmazdı ona. Herkes, başını çevirip geçerdi. Bir kez bile “Nasılsın?” diyen olmadı.
Bir gece, Salacak sahilinde otururken yaşlı bir kadın yaklaştı. Üzerinde koyu bir pardösü, elinde küçük bir poşet vardı. Kadın ona bir çorba uzattı, “Yalnız olmadığını unutma,” dedi. Zehra, ilk kez biriyle vip göz göze geldiğinde ağlamadı, dondu kaldı. Bu küçücük merhamet, içindeki yıllanmış duvarları çatlatmaya yetmişti.
Kadının bıraktığı kâğıtta bir adres vardı: Üsküdar Kadın Danışma Merkezi. Zehra ertesi sabah, cesaretini toplayarak oraya gitti. İlk başta konuşamadı. Ama sonra bir psikoloğa, ardından sosyal çalışmacıya hayatını anlatmaya başladı. Günler sonra, ilk kez “güvendesin” kelimesini duydu.
Zehra’ya geçici bir barınma sağlandı. Psikolojik destek aldı. Sonra belediyenin aşçılık kursuna yazıldı. Aylar içinde kendini toparladı. Şimdi Üsküdar escort küçük bir lokantada yemek yapıyor. Artık aynı sokaklardan geçerken başını yere eğmiyor, dik yürüyor.
Bir yanıt yazın