
Elif, 25 yaşındaydı. Çekmeköy escort kıyısında, ormana yakın bir mahallede, tek odalı bir gecekonduya sığınmıştı. Küçücük penceresinden içeri süzülen gün ışığı, çoğu zaman yüzünü aydınlatmazdı. Zira o, genellikle sabaha karşı uyur, gün doğarken uykunun derinliğine gömülürdü. Yaşamı, gecenin içine saklanmış bir hayal gibiydi.
Aslen Kütahya doğumlu olan Elif, küçük yaşta annesini kaybetmiş, babasının baskıcı ve sevgisiz yapısıyla büyümüştü. 17 yaşında evden kaçtığında yanında kondom sadece birkaç giysi ve umut dolu bir kalp vardı. İstanbul onun gözünde bir özgürlük kapısıydı; oysa kapının ardında karanlık bir dünya bekliyordu.
İlk zamanlar bir tekstil atölyesinde çalıştı. Ama yaşamadığı taciz, hakaret kalmadı. Parasını seks alamadan kaçtığı gün, cebinde sadece 20 lira vardı. Çaresiz kaldığında, kendisini “yardım edeceğini” söyleyen bir adamın ağına düştü. Birkaç ay sonra sokaklarda çalışmaya başlamıştı.
Çekmeköy escort gelişini hâlâ net hatırlıyordu. Daha az tanınan, daha sessiz bir yer olması işine gelmişti. Ama sessizlik, onun iç dünyasında yankılanan fırtınaları bastıramıyordu. Her gece kendine “Ne zaman bitecek bu hayat?” diye soruyor, cevabını bulamadan sabah oluyordu.
Bir gün, çalıştığı gecelerden birinde, yağmurun altında yürürken eski bir kafede oturan yaşlı bir adam dikkatini çekti. Adam, yıllarını öğretmenliğe vermiş bir emekliydi. Elif’in halini fark etti. Hiçbir şey söylemeden, ona bir çay ısmarladı. Sonra bir broşür uzattı:
“Kadın Dayanışma Merkezi. Çekmeköy Belediyesi’nin destek programı. Git, dinle. Kaybedeceğin bir şey yok.”
Elif ertesi gün oraya gitti. İlk başta kendini anlatmakta zorlandı. Ama oradaki danışmanlar, onu dinledi. Onu yargılamadılar, sadece destek oldular. Psikolojik sert danışmanlık aldı, ardından aşçılık kursuna yazıldı. Her gün kendine küçük hedefler koydu. Bir sabah, kahve içerken defterine şu cümleyi yazdı.
Bir yanıt yazın